Sultan Mehmed, büyük taarruza hazırlanırken hem iç hem de dış dengeleri dikkatle yönetmek zorundadır. Devletin yönetici elitleri arasında yer alan Çandarlı, Zağanos ve Akşemseddin arasındaki güç dengesi, alınacak kararların Osmanlı ordusu üzerindeki etkisini belirleyecektir. Divanda verilecek hükümlerin ordunun moralini doğrudan etkilemesi, Mehmed’i hassas bir karar alma sürecine sürüklemektedir.
Bu süreçte, surları aşmak için geliştirilen su kanalı ve lağımcı stratejisi, askeri inovasyon açısından Osmanlılar için büyük bir avantaj sunarken, Çandarlı gibi muhafazakâr devlet adamlarını endişelendirmektedir. Öte yandan, ordunun manevi gücünü artıran dervişler ve Akşemseddin’in rehberliği, askerlerin fetih coşkusunu zirveye taşımaktadır.
Bizans cephesinde ise iç çatışmalar ve kişisel hesaplar ön plana çıkmaktadır. Francesco, geçmişte Osmanlılarla kurduğu bağlar ile Bizans’ın sunduğu teklif arasında bir tercihte bulunmak zorundadır. Kardeşinin ölümüyle artan öfkesi, onu savaşın farklı bir tarafına çekebilir. Demetrios’un Mehmed’e ulaştıracağı kritik istihbarat ise güç dengelerini değiştirebilecek niteliktedir.
Fetih için geri sayım başlarken, Osmanlı ordusu sur kapılarının önünde son emri beklemektedir. Mehmed’in alacağı stratejik kararlar, yalnızca Konstantiniyye’nin değil, Osmanlı tarihinin seyrini değiştirecek bir dönüm noktasına işaret etmektedir.
